O zamanlar ot yemek, yoga yapmak ve önüne gelenle yatıp yuvarlanmak gibi şeyler moda değildi. Üç beş tip vardı Hindistan'ı, Londra'yı ve bir kaç garip adayı görmüş olan. Kimse Victor Ananias'ı tanımazdı... Bodrumlular yıllardır yedikleri otların kıymetine daha uyanmamışlardı. Victor küçücük bir dükkan sahibiydi Eski Hükumet sokakta. Henüz Buğday Vegetarjan Restaurant'ın hayali bile oluşmamıştı. Tijen İnaltog muhtemelen hala döner yiyordu kilise meydanındaki dönercide! Suat Yurtalan, kızının babasına Ali Güven'e deliler gibi aşıktı. Volkan Coşkun resimlerini karanlık, küçücük bir odada saklıyordu, resimden kazandığı parayla yaşamaya başlamamıştı daha... Umay'ın bebeleri doğmamıştı. Zarif, dünya güzeli bir kadındı. Daracık deri pantalonları ve kasketiyle mahallede eser geçerdi... Vay be, neredeyse yirmi yıl olmuş....
Ben mi? Hayatımın en güzel yıllarını yaşıyordum. Aşıktım. Hayallerim vardı. Özgürdüm ve köyümdeydim. Kendi pişirdiğim ekmeyi yiyor, Göktepe'de lale topluyordum. Vay be!
3 yorum:
hatırlıyorum. hatılattığı ise soğuk kış günlerinde kapalı gökyüzü altında, teneffüshanede kral tv izlemek :)
bu kadar olur! geçen hafta alakasız şarkılara bakarken youtube'da buldum bu şarkıyı ve ne çok sevdiimi hatırlayıp comandante'ye dinlettim. bloga da koyayım derken yine unuttum. çok güzel oldu, teşekkürler:)
Ne demek JoA,
Hoşuna gittiyse ne mutlu bana:)))
Yorum Gönder