Onlarla konuşmam lazım, vakit geldi. Biliyorum. Sadece hissettiklerimi, sezdiklerimi anlatmaya nereden başlamam gerektiğini kestiremiyorum. Acaba dosdoğru söylesem aklımı kaçırdığımı düşünürler mi?
Mesela şöyle başlasam; zamanın boşluklarında sizi defalarca ailem olarak seçtim. Tekamül yolculuğundaki derslerimiz ortaktı. Her evrensel yuvarlanışımızda aynı deliğe düşen bilardo topları gibiydik. Bu yüzden sık sık çarpıştık ve birbirimizle epeyce zorlandık. Yeniden ve yeniden bir araya geldik!
Oh be! Yazıya dökmek bile iyi geldi.
Rüyalarımdan öğrendiklerimle hatırladıklarım var. Ardınç. Onun ailem olduğunu eş zamanlı bir rüya söylemişti bana. Şimdi ikimiz de biliyoruz.
Naci'ye de anlattım, bana inanmadı. Onun bu hayatta bir uyanışı olmayacak... Artık kabullendim.
Peki ya en yakın çemberim? Annem? Kardeşim? Onlar beni hatırlayacaklar mı? Umarım. Birbirimizi ve kendimizi anımsamadan, sahiden yaşamadan ölmek istemem.
Derindeki dileğim bu, hatırlamak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder