4 Ekim 2020 Pazar

YOL




"Elvan yolda olmayı sever"

Az evvel eski bir dostum beni böyle tanımladı. Annem "sence uyudular mı?" diye sordu.  O cevap verdi " Egemen uyumuştur ama Elvan uyumaz. O yolu sever."

Severim sahiden. Yollar kavuşturur. Yollar ayırır. Gitmek yolun gereği, tekrar buluşmanın mecburiyetidir. Bilirim. 

Çocukken öğrendiğim şeyler bütün bunlar. Yola çıkmak, bavul hazırlamak, niyet belirlemek.

Şimdi hepsi bitti. Gidecek yolum yok. Bavula koyacak eşyam bile yok. Yalnızca niyetim var. Cebimde, kalbimde, aklımda.. Her hücremde. Tek niyet, tek bir arzu.

Bu sabah yollara dökülmeden az evvel kedileri besledim. Kahvemi içtim. Balkonumun güzelliğine baktım. Hayal ettiğim her şeye sahip olmanın şaşkınlığıyla artık hiçbir özlemim kalmayışına burkuldum. Oysa biliyorum ki bu bir sevinç olmalıydı. 

Sabahın el değmemiş serininde, Erol Hocam'la yaptığımız tekne transferleri geldi aklıma. Çarşaf gibi denizde, bilinmezin ortasında yelken açmanın büyüsünü anımsadım. O zaman da rüzgar böyle tertemiz, kalbime kalbime eserdi. Hocamın rehberliğini, paylaştığımız yolculukları hiç unutmuyorum. Beni seferlerimizi yazmaya teşvik edişini, dergilerde görünce gururlanışını, yaptığım şapşalca hataları yelken kulübündeki ihtiyarlara göğsü kabara kabara, sanki kabahat değil de denizci olmanın şanındanmışcasına anlatışını nasıl minnetle hatırlıyorum. Beni sadece ben olduğum için, olduğum gibi, beceriksizliklerim, kırılganlıklarım, alınganlıklarımla sevişini hiç unutmuyorum. Kardinalleri, fenerleri, sığlıkları... Rusların yatına bodoslama bindirdiğim günü! 

Onun, hocamın,  bana gösterdiği şefkatle yaşamak istiyorum bugünümü. Yolda, yola inançlı. Kendime tutunarak. Benim benden gayrı kimsem yok.

Hiç yorum yok: