12 Haziran 2014 Perşembe

HER SABAH YENİ BİR SABAH

İnsanın, sadece ve sadece nefes almanın başlı başına lütuf olduğunu anlaması ne kadar zor...


Dün Muhteşem Yüzyıl Finali izlerken, Sülüman'ı tahtta görünce elinde kalanların sadece "aşk" ve "dostluk" olduğunu söylediği sahneden çok etkilendim. Acaba gerçekten bunu anlayarak mı göçüp gitti merak ettim.
Oysa hayatı boyunca en çok sevdiklerine zarar vermiş gibiydi... Yine de merak ettim, giderken, cebi olmayan kefene sarıldığında, haklar kendisine helal edildiğinde, ruhunun heybesinde ne vardı? Bu dünyadan ne öğrendi?

Paranın gücünü, hele ki bu yüzyılda küçümsememek gerektiğini, insanların sadece ve sadece ona eğildiklerini öğrendim ben. Oysa bilginin gücünden bahsedilmişti. Eğer bilseydim Leonardo'nun tablolarını seyrederken değil, Bill Gates'in yıllık cirosu karşısında büyülenirdim. Heyhat, geçmiş ola!

Geriye baktığımda bazı şeyleri fazla yücelttiğimi, tam karşıtı saydıklarımı da yerin dibine soktuğumu görüyorum. Oysa ne göklere sığdıramadığım o denli yüce, ne de yerdiğim yerin dibinde. Sadece benim algımla ilgili bütün bunlar. Galiba aslında bir tek bunu anladım:)
Ha, bir de bu dünyaya çıplak gelip, çıplak gittiğimizi! Diyeceğim o ki - aslında diil tabii:))- üzerinizdeki kıyafetlere fazla bağlanmayın, birgün onlar bile sizi bırakacaklar:))



1 yorum:

Adsız dedi ki...

Tek gerçek ölümse,neden kabullenmek çok zor.

Hepimiz büyük yalancılarız.