6 Ocak 2013 Pazar

BUGÜN SENİN OLSUN, BENİM OLSUN...

 
 
Öfke patlamalarım azaldı. Kavgaları, kırgınlıkları beslemek yerine, anlamak üzerine yeniden inşa etmeye başladığım sistem, tıkır tıkır işlemese de, tıngır mıngır işliyor.
Kalbimin niye kırıldığını değil, kalbimi kıranın neden bunu yapma ihtiyacı içinde olduğunu düşünerek daha hızlı yol almaya başladım. Ve tabii ben bunca kalp kırmışken bir iki kişi de benimkini kırdı diye bu kadar mızmızlanmak da fazlaymış. Anladım..
 
Bir yol ve yolculuk hikayesi bu. Her tökezlemede ayağımıza takılan taşla kavga ederek varacak yerimiz yok! Aslında varmak da yok. Olsa olsa bir an gelecek ve ten giysisini sıyırıp, bir başka aleme karışacağız. Kimilerine göre ruhumuz evrende cirit atacak, kimilerine göreyse önce toprağa, sonra ağaca ve meyvasına karışıp, nihayetinde bir kuşun midesinde bulutlar arasına yükseleceğiz. Her neyse işte, bir anlamıyla son buysa ve yolda olmak bu denli anlamlıysa, bunu anlamsızlaştırmak olsa olsa akılsızlık!
 
Ben artık akıllı olmak istiyordum. 
 
Nicedir yolu sevmeye başladım. Ayağıma takılan çakıl taşını tekmeleyeceğim diye parmağımı kırmanın, ya da ona yoluma çıktı diye hesap sorarken ses tellerimi zedelemenin manasızlığını gördüm. Ne yapsın ki taş? Bakalım o isteyerek mi oraya geldi? Ya da neden geldi? Kulağa manyakça geliyor olabilir örneklemelerim, hatta  şahane de  olmayabilir ve fakat anladınız bence neyi keşfettiğimi. Anladınız di mi? O kadar da dil fakiri sayılmam canım:)
 
İşimi çok seviyorum. Depresif ve tembel olmayıp da çocuklar için yazdığımda, hafifliyor ve güzelleşiyorum. İçimdeki iyi Elvan öylesine ışıldıyor ki anlatılmaz... Bir de aşka inandığımda öyle oluyorum; tüm hücrelerim şıkır şıkır bir avize gibi parlıyor. Yazmak, aşka inanmaktan daha kolay değil, yazı için de aşka benzer bir şeyler şart. En az aşk kadar iyi ve tetikleyici birşeyler.. Yine de daha mümkün sanki:)
 
Yaşadığım için mutluyum. Sevdiklerim hayatta diye her sabah şükür duasıyla başlıyorum güne. Andan, anın içindekilerden mutluyum. Ayağıma takılan taşlardan, yoluma çıkan kayalardan razıyım. İyi ki olmuş bütün bunlar da ben azıcık aklımı başıma, kalbimi göğsüme devşirmişim. Şimdi şimdi mıncıklana mıncıklana hale yola girmeye başlamış ruhum.
 
Sevgili taşlar, kayalar, çakıl taşları; kafama düşenler, gözümü patlatanlar, bana Antalya sahillerinden, Alanya'dan ve Venedik'ten gelenler hepiniz iyi ki ayağıma takılmışsınız, iyi ki yoluma çıkmışsınız. Bir parçam sizi sevmeye devam ediyor, diğeri ise gözünü ufka dikmiş afiyetle kurabiyesini yiyip, kahvesini içiyor. Dikkatim zonklayan ayak parmaklarımda değil artık, dikkatim damağımdaki lezzette, hayatta, hayatın bugün soframa koyduklarında.

Sahi, ben bugünün alışverişini dün yapmamış mıydım? :)))
 
Bugün benim, bizim olsun, soframızdakiler afiyet şeker olsun!

 


1 yorum:

guguk kuşu dedi ki...

kendini sevmeye başlıyorsun yani:)