Yeni eve yerleşme harekatımız kah hızlanarak, kah "aman boşver ya "diyerek devam ediyor. Bazen içimden bir cennet yaratmak gelirken, çoğu zaman uzandığım yatağın konforu dışında hiçbir eşya ile ilgilenmiyorum. Oysa ben değil miydim cicili bicili kumaşlar, rengarenk camlar peşinde koşan...
Örtü aradım. Bodrum'daki evde kullandığım el dokuması beyazlı bejli dar ve uzun bir örtü. Annem de "sandığa bakalım, orada olmalı" dedi. Annem tek tek bohçaları açarken ve her açılan bohçadan zaman dökülürken, bir kez daha anladım ki ben bir sandık sevdalısıyım.
Sandık açmanın da tıpkı yelken yapmak gibi sembolik bir dili var benim için; biriyle geçmişe süzülürken, diğeriyle sadece ve sadece içinde olduğum ana mıhlanıyorum.
Her açılan bohçada annem anlatıyor. Olmadık şeyler var saklanmış. "At artık onu anne" diyerek bir parça gösteriyorum. Gözleri doluyor, eline alıyor kumaşı "o benim için ne kadar değerli biliyor musun sen? "diyor. Üzülüyorum densizliğime, susuyorum.
Annem kendi sandığını açarken, ben yıllardır elimi sürmediğim sandığımı aralıyorum. İçinde oyuncaklarım, para kolleksiyonum ve daha neler neler var.... Sandık başında geçen zaman su gibi, insan anlamıyor ne kadar vakit almış anıların arasında yuvarlanmak. Çoğu güzel anılar. Çoğu sevdiklerimizden yadigar. "Ben kullanamadım kızım ama sen kullan" diyor annem. "Tahta bezi yap, ama kullan."
Bugün içimdeki sandığımı açtım. Tıpkı annem gibi kendime de söyledim "at artık şunu" diye. Atamadım... Dostlarımı, ahiretliğimi, ailemi özenle yerleştirdim yerlerine. Öpüp kokladım hatta. Şansıma şükrettim. Ama annemden farklı olarak bazı şeyleri attım gönül sandığımdan... Onlar yeniydi zaten. Uğurlar ola!
3 yorum:
Hocam yakında seçim var galiba, açılan sandık sayısı iki, çıkan hatıra sayısi pek çok:)))
Vallahi Enis Bey, halk baskı yapınca , erken seçime gittim:)))
Hocam binaenaley demokrasilerde care tükenmez:))
Yorum Gönder