Sabah yataktan çok kararlı kalkmadım. Pijamalarımı çıkartırken ve hatta ayakkabılarımı giyerken bile iki kişi arasında çekiştiriliyor gibiydim; biri evde kalmamı, diğeri sokağa çıkmamı istiyordu. Hani, kendimi ortadan ikiye bölebilsem, ikisine de yarışarelvan verip, ben kaçmak istiyordum aslında. Kaçamadım ve sokağa doğru çekiştirenin elinde kaldım. Caddeye kadar hala birileri itekliyordu ardımdan. Ya da çekiştirenle itekleyen aynı kişiydi, bilemeyeceğim!
Işıklardan geçtim, denize doğru yaklaştıkça motivasyonuma artar sandım.. O da olmadı. Adımlarım kısa ve yavaş, yüzüm hala uykulu halde indim sahile. A, aaa ben hariç herkeste bir enerji, bir inanç! Ne çok insan erken kalkıyormuş meğer. Oysa, etrafımdaki kime uyandığım saati söylesem yüzüme tuhaf tuhaf bakıyordu.
Yavaştan yavaştan azıcık hızlanma derecesine doğru adımlarımı zorlarken, bir de baktım, kulaklığımın sesini bastıracak kadar yüksek sesle konuşan bir topluluk geliyor ardımdan. Mamutlar gibi! Evet evet, üç tane abi-amca giymişler cicilerini çıkmışlar sahile. Yüksek volüm halleri, önümüze gelene yüz tekme tempolarıyla o kadar sevimsizler ki. Hani halim olsa da dövsem:)
Önüme geçiyorlar, sevimsiz bir sollamayla. Tam parmak uçlarıma denk gelecek gibi yaşlı olanın topuğu, içimden bi bassam diye geçiyor. Yapmıyorum. Arkalarından bakmaya başlıyorum. Ve bakın neler görüp, utanıyorum....
Yaşlı olan aralarında en sağlamı, duruşu dik, kilosu normal, bacaklarında varis yok. Muhtemelen o "çalıştırıcı". Ortadakinde aksama var. sol bacağını bedeni adeta sürüklüyor. Üstelik bu bacak biraz incelmiş... Sanki hafif bir kalça çıkığı da var. Ya da bilemiyorum. Sadece çocuk felci geçirmiş olabilir... En soldakindeki skolyoz ciddi boyutta. Hem göbeği de yanlara doğru simit yapmış... Sol ve orta takım yürümekte zorlanıyorlar ama bu işi kendileri için en eğlenceli hale getirip, yola dökülmeyi başarmışlar. Mamutlar falan ama evde kıçını büyüten mamutlardan olmadıkları kesin. Hala umutları var.
Bu mamutları onları haberi yokken yargıladım ve yine onların haberi yokken içimi yumuşatıp, hallerinden anladım... Bunu kimbilir hayatta kaçıncı kez yaptım. Yani yargılamayı. Ama yargı bittikten sonra durup bakmak bir ilkti. Üstelik bu kadar ardı ardına.. Bunun bana ne faydası oldu derseniz. Öncelikle onlar yürüyorsa ben de yürürüm diye gaza geldim. Zira benim kilom ve bacaklarımın hali de Anna Kournikova gibi sayılmazdı:) Üstelik uzaklarda bir prenses vardı söz verdiğim. Ona ben de sağlığım için emek harcayacağım demiş ve kolayı bırakmıştım. Şimdi beni kim itip, kim çekerse çeksin çıkacaktım sabahları.. Bu mamutlar ve daha gözüme çarpan niceleri kendilerini yataktan ve evden çıkartmayı başarmışlarsa ben de yapacaktım. Ve işte başardım işte!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder