Öfkemde bir azalma yok, yani var da yok. Eskisi kadar sık öfkelenmiyorum demek isterdim ama diyemiyorum. Öfkeme derin bir üzüntü eklendi. Öfkemin anlamsızlığı, benim dışımda kimsenin zarar görmediği ve durumu değiştirmediği gerçeği katmer oldu! Dışarıdan bakınca sakinleşmiş gibiyim, içeride ise durum hiç öyle değil. Çaresiz ve çaresizim.
Dün İstanbul'la inatlaştım. Adımlarımı yavaşlattım. Bakışlarımı uzun uzun tuttum sevdiğim manzaraların üzerinde. Öyle, hızlıca ve gündelik bir yürüyüş yapmadım. Ben yavaşlarsam, şehir de yavaşlar belki dedim ama kendi kendime konuşmaktan öte yol alamadım.
Acı sözler daha az dökülür oldu dudaklarımdan. Kelimelerim bir kozanın içinde sanki. Sırf o an rahatlamak için yırtıverseler kozayı, yine ben vakitsiz bir üzüntüye düşüyorum. Gözümün önünde hep koza ve Victor var. Onu, baharın bitkilerini beslerken düşünmek kafamı karıştırıyor. Kefen bir koza. İnsanın zaten artık kımıldamayacak olan bedeni için bir paket! O pakette doğa için bir hediye var. Benden, bizden çalınanın bize verilişi için yaşanan bu dönüşümü anlamak çok zor...
Dün çocuklara arkadaşım öldü benim, o yüzden derse gelemedim geçen hafta dedim. Çok şaşırdılar. Sonra Japonya'daki depremden ve Japon çocukların bu yıl ne kadar hazin bir Sakura Bayramı kutlayacaklarından bahsettik. Fuji dağı olduk, kiraz ağacı olduk ve volkan olup patladık. Ölümü onlara, hayatın bir bölümü olarak anlatırken, oradan bakarken her şey daha anlaşılırdı. Peki kendime anlatırken neden bu kadar başarısızım? Bilmiyorum.
Gündelik telaşlar, yolunda gitmeyen işler sadece bazı kurtarılmış zamanlarda anlamını yitiriyor; Mesnevi okurken, deniz üzerinde yol alırken, çocuklarla oynarken veya yoga yaparken... Geri kalan tüm zamanlarda kendimden uzağım. Kendime düşmanım. Didik didik ediyorum içimi, dışımı.
Ben bu bahara hazır değilim diye düşündüm dün gece. Oysa bu bahara hazır olan kaç çocuk vardı kimbilir o uzak ülkede? Bana gelen, bana bir bahar daha yaşama hakkı veren hayata haksızlık ederek kimi cezalandırdığımı bilmiyorum. Bazı insanlar yaşamaya yatkın değil belki. Belki yaşamak herkese verilmiş bir hediye değil...
Aklımı başıma toplamak ve bu baharı hem kendim, hem de sınıfımdaki harika yaratıklar için doya doya yaşamak istiyorum. Onlar için ve kendim için bir bahar masalı yaratmaya çok ihtiyacım var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder