8 Şubat 2011 Salı

KESKİN SİRKE = ELVAN L. ETİ



Evet o benim. Rahmetli kocam, "hak senin, huzur benim" der idi. Adam haklıydı; benimle evlenince hayatının aşkına kavuştu ama huzur karaborsa! E tabii bir de rahmetli kayınvalidem var idi, o da "tontonum, o kadar bağırıyorsun ki, haklıyken haksız duruma düşürüyorsun kendini" der idi. Bir de "konuşmaya başlamadan evvel üç kez yutkun" der idi. Ben ne yapardım? Ciyak ciyak bağırırdım! Hak, huzur elde ne varsa birbirine boca eder, hırsımı alamaz, tepinirdim. Sahi ne değişti o zamandan bu yana? Sadece birazcık sakinleştim. Bir dakika durup, tepkimin kaynağını düşünür oldum. Belki de, doğruca cinayete yönelmek yerine blogda yazmaya başladım. E bu da bir başlangıçtır öfke kontrolü için di mi ya?
Bugün yamuk derzler, astarı berbat duvarlar beni çıldırtınca, ciyaklamaya çeyrek kalmıştı. Ama sonra Agi'nin yeni çay takımını sevip okşadık, kahve içtik. Sonra Muse beni alıp sokağa çıkarttı. E sırtım pek de boşta değilmiş. En azından evi halleden mimarın canı kurtuldu. Bir kaç saat evvel "tez kellesi vurula" der iken, şimdi "kırk katır yeter" diyebiliyorum. Tanrım, nasıl yüce bir ruhum ben!
Ben, "keskin sirke elvan", kendimi bu öfkeli halimle de seviyor ve kabul ediyorum. Bu hayatta en mükemmel halime ulaşamasam da, bir sonrakine epeyce yontulmuş olacağıma eminim. Bir gün gelecek, benim içimdeki ve dışımdaki parçalar tam da olması gereken yere yerleşecekler. Dilerim o zaman bu hayatta beni bu halimle kabul eden dostlarımla yeniden karşılaşırız. Zira çektikleri çileye değdiğini görsünler isterim:)))

08.02.2011

1 yorum:

guguk kuşu dedi ki...

gördüğüm en hoş resimlerden biri:D