Dışımızdaki karanlık, ruhun ışığını
arttırsın, gözyaşları hazineye götürsün, saklı olan kuytulardan çıksın. Yeni
Ay, yenilenen dileklerin, cesaretle kucaklanan döngünün, asla tekrarı olmayan
zamanların farkındalığıyla yükselsin.
O kadar çok orman hikayesi yazdım ki
ben, sonunda hepsinin birbirini tekrarlamasından sıkıldım. Durmadan
ormanlardan, kadim ağaçlardan, büyülü dev dalgalardan, kimsenin nerede olduğunu
bilmediği deniz fenerlerinden bahsettim.
Hoyratlık ettim. Hem kendime, hem de benim iç sularımda seyirde olan diğerlerine… Kurguyla gerçeği birbirinden ayıramayacak kadar karışmıştım. Ne zaman ayırmaya kalksam, annemin balkonda büyüttüğü arapsaçı gibi çözüldüğümde kuruyordum!
Olan bitene boyun eğdiğimde geldi
saklı olan. Kırgınlıklarımı, ateşli silahlarımı ve alev saçan kelimelerimi kontrol
edebildiğimde gördüm gerçeği. Hepsi benim eserimdi. Etrafımda yaşanan her şeyi oya gibi işlemiştim. Yaratımın tüm aşamalarında yer alıp, sonra
beğenmemezlik etmiştim.
Neyse ne işte. İster travma diyelim,
istersen kader döngüsü. Kimseyi benden ayrı, bana rağmen bir eyleme zorlayamazdım.
Değişim isteği ve cesareti olan, çarkı beğendiği yerde durdurma kudreti olan
yalnızca bendim.
Şimdi, bu uyanışla kurguyu kurguya,
gerçeği gerçeğe teslim ediyorum. Yazarken göstermeye alışık olmadığım özenle
yazıyorum. Kendi metnimde hem işçi, hem yazar, hem de editör olmayı
deneyimliyorum. Hayata da bu dikkatle, öfkeden ve tüm ezberlerden uzak, sakin
ve uyanık bakmaya çalışıyorum. Beni eski ezberlere çekecek üslupsuz, sevgisiz
ifadelere, insanlara kapım kapalı. Yeniyi seçmeyene, yenilenmeyene yer yok
kalan ömrümde.
Beni, kontrol edemediği bilinçaltı ve
sebebi olmadığım kayıplarının öfkesiyle cayır cayır yakmaya çalışan insanlara, sana Naci özellikle sana yer yok hayatımda. Artık benim üretme zamanım, yaşama ve yaşatma vaktim. Seni iyi kılmak benim işim değil.
Yeniyi, yenilenmeyi, dertleşmeyi,
şeffaflığı, birbirimizin yarasını beresini sarıp, yeteneklerini parlatmayı
bilenlerle kalmayı seçiyorum. Diğerleri için yapabileceğim bir şey yok. Eskiye,
öfkeye, akıl ve paraya tutunup, bir ömrü yanılsamalarla geçirmekse bazılarınızın
arzusu, bir zamanların hatırına onları da öyle kabul edip bırakıyorum.
Elbette arzum bu değil ama olmayacak duaya amin demeyi sonlandırıyorum.
Bak ne diyeceğim sana, bitki eksene bugün,
çoraplarını çıkart serin toprağa bas. Keşke bu yazıyı okumadan evvel en güzelinden
bir kahve yapmış olsan kendine. Kalbinin derinliklerine bak. Kadın ve erkek olmanın
ötesindeki bizi gör, varlığın özünü hisset. Karşılaşmanın sebebini keşfet. Şifaya,
saf sevgiye, samimiyetle günahları sevip okşamaya, sımsıkı sarılıp yeniden
güvenmeye tamam dersen bugün tam zamanı. Bugün ya da hiç.
Tüm dökümü yapıp, yenilenmek için son
teklifti.
Yenilenirken, yeniyi seçerken kendini kabul edenlere katılıyorum. Kervan sabah 08.08 de kalktı. Gün kararmadan karar vermelisin, bizimle, benimle ışığın, aydınlığın deneyimlerine mi açılacaksın, yoksa bir dakika mutluluk satın alamadığın altın madenini işlemeye devam mı edeceksin? Yargısız, ezber bozan yeni bir başlangıç diliyorum hepimize.
Uyansan keşke!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder