Çok yorgunum. Boğazın kıyısında, olmadı bizim Çanakkale'deki köyde bir ev yapıp oturasım var. ÖYLESİNE MAL GİBİ DURASIM GELDİ YİNE!
Kırk yaş bana pek iyi gelmedi.. Ne arkeoloji, ne yaz boyu yaptığım seyahatler ruhumu doyurmadı. Açım, AÇ. Çok açım.
Diyetisyen bu şekilde şişmanlamaya devam edersem damar yapımı zor durumda bırakacağımı ve hatta şeker hastası olabileceğimi söylüyor. Haklı, acilen hayatıma tat ve tuz katmazsam ve açlıktan sürünen kalbimi doyurmazsam olacağı bu.
İyi bile dayandığımı düşünüyorum. Etrafımdaki bir iki güzel dost ve çocuklar olmasaydı, ki onlar adeta serum gibiler, çoktan nalları dikmiştim.
Neyse, mızıldanma yazısı değil bu, hal ve gidiş üzerine ölmedim, ayaktayım narası:)
Vallahi de billahi de hala nefes alıyorum ve inanmazsınız inatla büyük ikramiyeyi bekliyorum. Çok beklersin mi dediniz? Olur, beklerim, aza razı gelmektense hayal kurmayı tercih ederim!
(Olmayan kuyruğumu dik tutmaktan o kadar sıkıldım ki, onu kesip atacağım!)
Hayat, benim öngördüğümden çok daha hızlı akıp giderken, Külkedisi'nin dediğini yaptım ve yaşayacağım kaç yaz, kaç bahar kalmıştır* acaba diye kaba bir hesap çıkarttım. Sonuç şahane sayılmaz ama fena da değil. Aklımı başıma toplarsam gitmeden evvel daha mutlu olabilirim.
Neyse ya, sonbahar zor geldi azıcık:)
*20-25 tane olsa gerek
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder