19 Ağustos 2016 Cuma

İSTANBUL

 
 
 
 
Sevmelere doyamadığım şehir... Gidip gidip döndüğüm... Her baktığımda büyülendiğim, bazı semtlerini koynuma sokmak istediğim İstanbul! Mücevherim, sevgilim İstanbul.
 
En sevdiğim mevsim eşikte; sonbahara gün sayıyorum! Üşümenin, güneşlenmenin, gezmenin, keşfetmenin zamanı.. Kahvenin, şarabın tadına tad katılan günler geliyor...
Şiir yazabilen yazsın, fotoğraf çekebilen çeksin... Her dakikası belgelenmeli bu güzelliğin.
 
Bağdat Caddesi'ndeki kahvelerde oturan insanları gördükçe gerçekten üzülüyorum. Boğazda olmanın, İstanbul'un kokusunu içine çekmenin anlamını bilemeden yitiyor ömürleri. Ara sokaklardaki kiliseleri görmeden, bir sadekar elinden çıkmışçasına incelikli çeşmelerin hikayelerini dinleyemeden çul ve çaputla geçiyor saatleri..
 
Oysa kahvehaneleri, kuş evleri, hamamları, mescitleri,  tekkeleri, dergahlarıyla nasıl da güzeldir şehrim...
 
Nasıl karıncalanıyor ayaklarım! Bu sabah İstanbul'u severek uyandım! Aklımda ilginç geziler, az anlatılmış hikayeler var....

Hiç yorum yok: