6 Şubat 2014 Perşembe

GÜNÜN YİRMİDÖRT SAAT OLMASI MÜNASİP DİİİLLL!

Oturup heyecanlı meyecanlı şeyler yazmaya nedense zaman bulamıyorum. Aslında pek çok güzel şey de olmuyor değil. Yeni çeviriler, yeni öğrenciler, ufak tefek seyahatler ve tabii yeni kitaplar ve onlar için düzenlenen odalar...
Bir dakika yaw, sanırım en ilginç olanı bu, yani yeni kütüphanem. Ya da yeni kedim. Yok yok yeni hastalığım daha enteresan. 
Neyse, önce kedimi anlatayım birazcık. Onu 12 Ocak günü adaya cenaze için gittiğimizde yemek yediğimiz lokantanın önünde bulduk. Adını da "Yüz Gram Adakız"  koyduk. Bizim eve yerleşeli yakında bir ay olacak. Harika bir tekir. Uzun zamandır bir tekir hayalim vardı bilenler bilir. hatta geçen yaz Körik gelmişti ama nasıl olduysa ikinci kattan firar etmeyi başarmıştı. Kendisi şimdi bizim evle Oyuncak Müzesi arasındaki paralel sokaklarda yaşıyor. Bazen karşılaşıyoruz. Hala kafası karışık; bir ısırık, bir yalama şeklindeyiz!

Ama Adakız öyle değil. Uysal, komik ve evde yaşamaktan memnun. Tek sıkıntımız boynumda uyuması! İşin ilginç tarafı orada bir sorun olduğunu hissediyor mu çok merak ediyorum. Kedi nihayetinde!Tekinsiz canlı:)

Kitaplarıma gelince... Yıl sonunda kriz geçirip azıcık kitap almıştım. Malum, bazen ekonomik olarak hangi sınıfa dahil olduğumu unutup alış verişin tadını kaçırıyorum. Ama varsın olsun yahu! Çul çaput almadım ya, azıcık kitap aldım! E tabii önceki kitaplarıma yeniler de eklenince yeni bir raf sistemi ihtiyacı doğdu. Ve elbette soluğu evimizin herşeyi IKEA da aldık. Şimdi harika ve yepisyeni bir kitap okuma odamın telaşı içindeyim. Yeni divanım, müzik cdlerim için rafım vesaire derken, evin üç yıldır kimliksiz duran odası canlanıyor galiba. Üstelik tablolarımız da kıyafet değiştirip çerçeve, cam bakımına girdiler. Sanki görücü gelecekmiş gibi her eşyamızda bir telaş bir telaş.

Yani oturup adam gibi yazmıyorsam sebebi günün sadece yirmidört saat olmasıdır. Gün otuz saat olaydı, bak neler neler yazardım:)

2 yorum:

sarya dedi ki...

hayvanları sever, doyurur, korur gözetirim ama tüm bunlara rağmen bir sokak kedisini eve almak yapabileceğim bir şey değilmiş gibime geliyor. yapamam sanırım. o yüzden sizlerin önünde saygıyla eğiliyorum bu sevginizden dolayı. ben asıl neyi merak ediyorum biliyormusunuz aldığınız kitapların isimlerini, en çok sevdiğiniz kitapları, unutamadığınız kitapları benide en çok bu heyecanlandırıyor kim ne okuyor :) huzurla kal. sevgiler... ne zaman uygun olursanız o zaman yazın acelem yok.

Fortunata dedi ki...

merhaba:)) Size hem kitaplığın yeni kitaplar köşesinin, hem de Adakız'ın fotoğrafını gönderiyorum. Ama bir sonraki post ile. Zira yorumlardan nasıl yollanır bilemedim! Koskocaman sevgiler...