18 Şubat 2014 Salı

ERKEN BAHAR HOŞGELMİŞ, SALI BANA NE GETİRMİŞ?

Kendisinden memnunum. Mevsim normallerinde olmayan sıcaklığa rağmen, ne yalan söyleyeyim ruhum şenlendi. Sokaklarda çiçekler, çingenelerde çiçekler...Hatta şimdiden çiçekli, böcekli bir ders yapmak geliyor içimden ve gerçekten zor tutuyorum kendimi.  Zira mevsiminde yapılan dersin tadı başka oluyor. Geçen yıl koru derslerimiz şahane olmuştu mesela.
 
Bugün televizyonda Çalıkuşu var. Şimdilerde Aramızda Kalsın ve Çalıkuşu izliyorum. Birinde kostümler ve dönemin inceliği, diğerinde insanların hala insana benzemeleri hoşuma gidiyor. Bir an için bile olsa her şey yolunda sinyali alıyorum hayattan. Gündelik zırvalar, "burası İstanbul" söylemiyle yapılan kabalıklar millerce uzağıma düşüyor. Akıntı beni alıp, televizyonun içinde bir yerlere bırakıyor.
 
Cenazemiz vardı Galip Paşa'da. Mahalleye taşındığımızdan beri ilk kez buradaki komşularımızla bir tanıdık simayı uğurladık. Yavaş yavaş buralı oluyorum galiba... Cenaze tamam, bir de düğün görürsem, ki yakında manikürcü arkadaşım evleniyor, işte o zaman aidiyet duygum tastamam olacak.
 
 
Mahallede yaşamayı selamsız sabahsız bir sitede yaşamaya her daim tercih ederim. Evden çıkınca esnafla merhabalaşmak, ıslak saçla kuaföre inebilmek, misafir geldiğinde bir telefonla ne lazımsa isteyebilmek paha biçilmez. Hele hele " benim kargoyu alır mısınız" demeye bayılıyorum. Sanki o hep istediğim ama yaratmayı başaramadığım veya kaderimde olmayan kocaman evde yaşıyorum. her odasında bir dost, her odasında bir kardeş.. Ortak alanlar ve mahremiyet duygusu yan yana, birbirine karışmadan var. Hiç yalnız değilim, hiç kalabalık değilim...
 
Salı sallanır derler, yazıdan belli!

Hiç yorum yok: