10 Eylül 2012 Pazartesi

HİÇBİR ŞEY ESKİSİ GİBİ KALMAZ..


Waterstones'da çocuk kitaplarına bakarken, bakın ne buldum:  bir eve dönüş hikayesi anlatan kitabın arka kapağında yazan cümle: HİÇBİR ŞEY ESKİSİ GİBİ KALMAZ...
Hakikaten kalmıyor. Mehmetus'un evinin benim eski mahallemde olduğunu söylemiştim değil mi? Eva ve Maciek ile çimenlerde yuvarlana yuvarlana şarap içtiğimiz parka bakıyor üstelik... Pek çok şey aynı gibi, ama değil... Olmadığını kalbimde hissediyorum. Bizim okul, Polonyalıların kilisesi yerinde. Marketimiz, ilk Starbucks kahvemi içtiğim dükkan ve hatta postahane bile tam da bıraktığım yerde. Ama bizim pub yıkılmış... Harabe... Şarap satın aldığımız dükkan da yok..

Bugün tam bir hüzün şehri Londra. Dün Thames kıyısındaki kalabalıktan, güneşten ve gümbürtüden eser yok. Yine hava gri ve insanlar sakin... Çünkü P.tesi... Cuma'ya kadar kudurmayacaklar. İngiliz olmak böyle bişi:)

Çocuklara çok sevecekleri bir kaç oyuncak ve bir mandala kitabı buldum. Şimdiden dersler için heyecanlanıyorum. Zira hepsini o kadar özledim ki...

neyse asıl anlatmak istediklerimden kaçıyorum galiba. Biraz uyuyup, sonra tekrar yazmayı deneyeceğim...

Hiç yorum yok: