29 Haziran 2012 Cuma

HAZİRAN

Yavaş yavaş unuttuk birbirimizi. Her gün hatırlarken, haftada bir bazen birkaç haftada bir hatırlamaya başladık. Zaman kazandı, biz kaybettik. Belki de ilk kez yenilgimizden memnun olduk. Olduk değil mi? İstediğimiz bu değil miydi?
Jasmin buradaydı. Kocaman bir kışın yorgunluğunu birlikte çıkarttık. Kah gezdik, güldük, kah birbirimizin kalbini cimdikledik, acıttık. İsteyerek olmadı ama,  bunu bilmenin huzurunu hiç kaybetmedik. Çünkü insan sevdiğinin canını bilerek yakmaz.

Senden hiç bahsetmedik. Güzel mekanlarda yemek yerken, kahvelerimizi içerken, Galata Köprüsü'nde, Galata Kulesi'nde ve hatta Topkapı Sarayı'nı seyrederken, Aya İrini 'de müzik dinlerken seni hiç düşünmedim. İnanır mısın, iş yerinin önünden hiç geçmediğim kadar çok geçtim bu ay ve orada bile aklıma gelmedin. Gerçekten unutuyor muyuz? Gerçekten bir sonraki hayata mı kaldık. Ne tuhaf. Galiba sonunda kabullendim.
Bir avuç dostum ve kalan zamanımla yaşamayı kabullendim.

Hiç yorum yok: