Belki de henüz doğmadığımız zamanlarda, açmadığımız yaraları iyileştirmek için fazla emek harcıyor, bize verilen hayatı çarçur ediyoruz... Ediyor muyuz? Ediyor musun? Babanın günahlarını tekrarlamamak için başka günahlar işlemiyor musun? İşliyorsun, biliyorum....
Ben de anneme yapılan haksızlıkları telafi etmek istercesine hayatımın odağına onu oturttum, sırf mutlu olsun diye dolap beygiri gibi dönmekteyim etrafında... Başım döndü, midem bulandı. Hala dönmekteyim! Seni anlayamadım ya, üzülme; ben kendimi de anlayamadım ki..
Ne kızgınlıklarımı, ne başa çıkamadığım hayal kırıklıklarımı anlayabilmiş değilim. Bazen hepsi inanamayacağın kadar anlamsızlaşıyor. Hiç tanımadığım birine anlattım geçenlerde, hani başka birinin hikayesiymiş gibi. Öyle bir baktı ki bana. O zaman anladım nasıl bir uçurumdan döndüğümü.
Ne kötü. Bizim olmayan yaralara, bizim olmayan kuyulara, karanlıklara doğuyoruz. Sonra da çık çıkabilirsen içinden. Olsa olsa yanına bir kuyu daha açıyoruz. Oysa bulduğum ilk merdivenle Ay'a tırmanmak, oradan aşağıya bakmak isterdim.
Merdivenin tepesinde oturup kocaman bir makasla hayal kırıklıklarımı kıtır kıtır doğramak, sonra bütün yaralarımı kopartıp, bir bir atmak isterdim. Kalan ömrümde hiçbir miras taşımaksızın, gerekirse yersiz yurtsuz, birtek kendimle yaşamak isterdim. Bütün sevaplarım ve bütün günahlarım öğretilmemiş olsun, sadece ve sadece benim olsun isterdim. Kararlarım kalbimden gelsin, hepsi yalnızca istediğim için verilmiş olsun. Bunu çok isterdim..
Borçsuz ve alacaksız olmak varsa ucunda, inan bana beş kuruşsuz kalmak isterdim!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder