İyi Pazarlar,
Bu hafta "her gün kötü bir olaya uyanıyoruz" diyen, ruhu yorulmuş, iyiliğe inancı azalmış ruhlara sesleniyorum. Bakın ben ne yaşadım.
Buraya gelip yazdıklarımı okuyanlar bilir, sokak hayvanları söz konusu olunca aklımın, paramın yettiğince işe yaramayı severim. Daha doğrusu yardım gereken bir yerden görmemiş gibi yaparak uzaklaşamam. Yaradılışıma ters. İşte İsis'le de yollarımız böyle kesişti. Fenerbahçe'deki son bayramım yaklaşırken marketin önünde onu gördüm. Tek gözlü siyah kedi. Ama o kadar zayıftı ki, bir yaşının altında olduğunu düşündüm. Hemen Ekin'e gidip ödünç bir kedi sepeti aldım ve Bostancı Veteriner Kliniği'ne koştuk. Ebru, kliniğin sahibesi veteriner hekimimiz sadece teşhisleriyle tedavileriyle değil, hastanın ve hasta sahibinin halinden anlayan tavrıyla da yıllardır gözbebeğimizdir. Sağolsun İsis için de elinden geleni yaptı ancak evde bakım gerektiren bir süreci vardı. neyse ki o an oturduğumuz ev büyükçe bir evdi ve İsis'e verecek odamız vardı. Tabii bu karar hiç kolay olmadı çünkü o bir sokak kedisiydi, ne mikrop ne hastalık taşıdığını bilemiyorduk ve evde canımın içi Thedora vardı. Yine de tamam dedim, steril olmaya dikkat ederim, İsis'i çaresiz bırakacak değilim.
İşte İsis'e hikayemiz böyle başladı. Bir aydan fazla misafirimizdi. Tekrar sokağa dönsün hiç istemedim. O noktada da Ela yardımıma koştu. İsis'e onların sitesinde yer açtı. Ve böylece İsis iki yıldır yine bir marketin ve sitenin kedisi olarak mutlu ve özgür hayatına döndü.
Taa ki ben iki hafta önce Ela'yı ziyarete gidene kadar. İsis oradaydı, ikimiz de zayıfladığını fark ettik. Veteriner ziyareti vakti gelmişti. Hemen Ebru'yu aradım ve koşa koşa gittik. İsis çok kötü kabız olmuştu... Veya berbat bir kist vardı bağırsağında... Ama önce iyi senaryoda kalıp prebiyotikle ve ağrı kesiciyle bakılacaktı neler olduğuna. denedik. Birkaç gün önerilen ilk tedaviyle devam ettik. Fakat iyi olmadı İsis ve o noktada röntgen ve ultrason ihtiyacı doğdu. Nerede nasıl çektiririz diye konuşurken aklıma Ixir geldi! Onlarda olabilirdi röntgen. Zaten İsis'i bırakmaya dönecektim Fenerbahçe'ye ve hemen sorabilirdim.
Uzun zamandır yolum düşmediği halde Theodora ile ilgili danıştığımda gösterilen nezaket ve içtenliğin aynısıyla karşılaştım. Kliniğin veteriner hekimi Görkem Bey "hemen getirin bakalım" dedi. İsis'i kaptığım gibi kapılarındaydım. Röntgene göre İsis midesine kadar tıka basa kaka doluydu.... Lağman yapılmalıydı ve bu pek keyifli iş değildi, ne ekibe ne de İsis'e. Ama yapıldı. Neredeyse bir saat boyunca İki veteriner hekim, bir yardımcı ve bendeniz de konuk olarak İsis'i seve okşaya o taş olmuş kakalar tek tek yumuşatılıp çıkartıldı. Kaç eldiven, kaç hasta bezi ziyandaydı klinik bilmiyorum. Bütün işlem boyunca ne yüzlerini ekşittiler, ne de yorgunluğa ve hırsa kapılıp İsis'i incittiler. Emeklerini, azimlerini ve insanlıklarını mutlulukla izledim. Tabii İsis'in ona yapılan yardımı anlayan ve metanetle duran hali ayrı güzeldi.
Onca boktan işlem sonrası Görkem Bey kakayı da mikroskop altında inceledi. Görünen şuydu: İsis kaka yapamadıkça ve karın ağrısı çektikçe ot yemişti... Kabızlık ağrı onu iştahsız bırakmış, kakasını polenlerle doldurmuştu.
Klinikten binbir teşekkürle çıktık. İsis'i yerine bıraktım. Evime döndüm. Herşey yolundaydı ama sabaha kadar zor rüyalar gördüm. Ta ki gidip İsis'in iyi olduğunu gözlerimle görene kadar. Tavuk suyu çorba götürdüm ona. Ve somonlu zeytinyağlı püre mama. Ela'da beslemişti zaten. Sonunda ufacığımın yemek yiyecek kadar sağlığı vardı. Bu yaşananlar, Ela'nın ve Ebru'nun işbirliği, Ixır'de çalışan herkesin sevecen, sakin ve profesyonel tutumu beni yaşama dair neşeye, umuda boğdu. Hele de ertesi gün arayıp hal hatır sordular ya, of. İşte dedim kendime insanlar hala güzel.
Sabah sabah yazdım ki siz de bilin hala iyi niyetli işinde gücünde ve Merhametli birileri var. Büyüklerin Allah iyi insanlarla karşılaştırsın dediği tam olarak bu olsa gerek.
iyi Pazarlar, bolca merhametli insanlar dilerim.